Kişiliğimiz ile yemek zevkimiz arasında ilginç bir bağ var! Araştırma sonuçları şaşırttı
İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir akademik araştırma kişilik özellikleri ile yemek zevkleri arasında ilgi çekici bir bağ olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre ruh hali ve tat arasında sıkı ve çift yönlü bir ilişki bulunmaktadır.
Kişilik özellikleri ve etkileyen faktörlere ilişkin çok sayıda araştırma yapılmıştır. Ancak bu seferki çok ilgi çekici! Oxford Üniversitesi'nden Charles Spence'ın yayınladığı makalede tat alma duyusu ve ruh hallerinin karşılıklı ilişki içinde olduğu kanıtlandı. Kişilerin tercih ettiği tatların karakter özellikleriyle ilişkisi belgelendi. Belirli kişilik özellikleri, koku alma duyusal eşikleri ve koku alma tanımlama yeteneklerinin yanı sıra tat/lezzet algısının duyusal-ayırt edici yönleriyle ilişkilendirilmiştir. Tat algısındaki ve yiyecek tercihlerindeki kişilik temelli farklılıklardan bazıları, hem normal hem de klinik popülasyonlarda dolaşan nörotransmitter ve hormon seviyelerindeki farklılıklarla ilişkilendiriliyor.
RUH HALİ TAT ALGISINI ETKİLİYOR
Pazarlama odaklı çalışmalarda tat tercihinin karakter özellikleriyle ilişkisi genelde dondurma üzerinden ilişkilendirilmiştir. Örneğin çikolatalı dondurma sevenlerin flört etmeye meyilli ve duygusal olarak hassas olduğu; vanilyalı sevenlerin ise daha saf ve berrak olduğu ifade edilmiştir. Ancak konu dondurmadan fazlası. Makalenin yazarı ünlü Fransız gastronom Anton Brillat-Savarin'in şu sözünü aktarıyor: "Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim".
TAT ALGISINA İLİŞKİN BİREYSEL FARKLILIKLAR
En kapsamlı olarak incelenen farklılıklardan biri bireyin tadımcı statüsüne ilişkindir. Bu bağlamda tadımcılar üçe ayrılır: süper tadıcılar, orta tadıcılar ve tadımcı olmayanlar. Bu kişiler laboratuvar ortamında gerçekleştirilen birtakım deneyler ve gen araştırmaları neticesinde kategorize edilmiştir.
-
Süper tadıcılar, temel tatlara karşı gelişmiş bir tepki sergiler ve yiyeceklerden daha fazla oral-somatosensoriyel doku deneyimlerler. Yani tatlara ilişkin algıları daha hassastır. Örneğin salata yerken tadımcı olmayanlarla aynı ağız hissini elde etmek için salataya daha az yağ koyarlar. Ayrıca tadımcı olmayanlara göre daha fazla yemek beğenmemezlik yaparlar.
12 tadımcı olmayan ve 10 süper tadıcının incelendiği araştırmada bu kişilere kişilik testi uygulandı. Bulgular ilginç bir sonuç ortaya koydu. Buna göre;
-
Süper tadıcıların daha tedirgin, gergin ve hayal gücü kuvvetli olduğu düşünülürken,
-
Tadıcı olmayanların ise sakin, rahat ve pratik olduğu düşünülüyor.
Araştırma sonucunda acı tat seven bireyler, psikopatik eğilimlerle de ilişkilendirilmiştir. Makale yazarı şu alıntıyı paylaşıyor: "Genel acı tat tercihleri, makyavelizm, psikopati, narsisizm ve günlük sadizm için güçlü bir öngörücü olarak ortaya çıkmıştır".
Tatlı sevenlerde ise yine şaşırtan sonuçlar ortaya kondu. Tatlı konusunda kişiler; tatlı sevenler, nötr olanlar ve tatlı sevmeyenler olarak 3'e ayrılıyor. Buna göre tatlı sevenler (şekerleme) daha 'tatlı/sevimli' kişiliğe sahip ve yabancı ortamlara daha kolay uyum sağlıyorlar.
-
Tuzlu yiyecekler tercih edenler yenilik arayışında olmakla ilişkilendirilmiştir.
-
Kaygılı bireyler çok daha dar bir tat yelpazesinden hoşlanma eğilimindeler.
YEMEK TERCİHİ VE DAVRANIŞ İLİŞKİSİ
Belli duygusal durumlar tat algımızı etkileyebiliyor. Diğer taraftan belirli tatları deneyimlemek de bizi belirli öngörülebilir şekillerde davranmaya daha yatkın hale getirebiliyor.
Birçok çalışmada, farklı tatlar deneyimlemenin insanların ruh halini, algılarını ve davranışlarını etkilediği gösterilmiştir. Örneğin, ekşi bir tat almanın insanların risk alma olasılığını artırdığı gösterilmiştir.
Yanı sıra tat tercihi ve davranış ilişkisinin kültürden kültüre değişiklik göstereceğinden araştırmayı zorlaştırdığı belirtildi.