DUYGULARIN KABAHATİ YOK

DUYGULARIN KABAHATİ YOK Sehl b. Abdullah'a biri gelerek :"Evime hırsız girdi.Eşyalarımı çaldı "diye şikayet etti. Sehl b.Abdullah "Allah'a şükret ki hırsız olan şeytan, kalbine girip imanını çalmamış, o zaman ne yapardın" dedi. Kalbimiz Yüce Allah'ın sıfatlarını yansıtan küçük bir alem, bir nazargah, Allah'ın sırça sarayı, Rabbani bir latife... Bir bahçe düşünelim, bakımını yapmadığınızda bir de bakmışsınız zararlı ot, çalı-çırpı bitivermiş. Öyle de kalbimiz bizim bahçemiz, Rabbimizin isimlerinin tecelli ettiği "Ayine-i Samed" dir. O halde titizliğin ve temizliğin her türlüsü kalbimiz için yapılmalı... Duygularımız ve hislerimiz kalbimizin içinde yaşayan, insana verilmiş kıymetli emanetlerdir. Bir hayat boyu masum duygular büyütür insan içinde... Evet evet masumdur duygular, onu yoldan çıkaran o duyguyu içinde büyüten insandan başkası değildir.Kendisi ile nefsi el ele verip yoldan çıkarır gider duyguları, eğer sınır konulmamış, hadd bildirilmemişse... Sınır konulmamış ya da başka duygularla dengelenmemiş hislerimiz kalbi yorup,bir sızı olur inceden inceye... O yüzden duyguları aklın ve kalbin denetiminde tutmalı, kalbimizi her türlü münasebetsizlikten korumaya gayret gostermeliyiz. Derdimize derman diye düşündüğümüz müsbet duygularımız bile haddi aşarsa dert getirir ki, bu bir vakıadır. Efendimiz (asm) bazı duyguları yaşamayı tavsiye etmiş, bazı duyguların yönünü değiştirmeyi öğütlemiş, bazılarında haddi aşmamak gerektiğini söylemiş, bazı duyguların ise doğmasına sebep olacak ortamlardan bile uzak durulması gerektiğini söyleyerek bizleri bu konuda ikaz etmiştir. Efendimiz'in bu uyarıları modern çağın psikoloji tanımındaki "gelen her duygu yaşanmalı ve serbest bırakılmalıdır" felsefesinden fersah fersah uzakta, ondan çok daha insanidir. Duyguları gelişigüzel yaşayan modern çağın insanı bu durumu özgürlük olarak lanse ederken unuttuğu bir şey var :"Duyguların sürüklediği insan,dürtülerin sürüklediği hayvandan farksızdır" Özgürlük değil bu, esaretin ta kendisidir. Aynen öyle de yüreğinin götürdüğü yere git söylemleri de aynı felsefenin ürünü olan ifadelerdir. Böyle böyle yürek ayarları bozulur, kalpler gayrımeşru aşkların merkez üssü olursa ruhi hastalıklar baş gösterir. Peki değer mi bin doğrumuzu bir yanlışta kaybetmeye? Cevabınız değmez ise susmanın kalesine sığınmak , duyguları kelama geçirmeden dile kelepçe takmak, yüreğimizde ki gönül evine kimsenin kapıyı çalmadan girmesine müsaade etmemek gerekir.Oldu da bu hassasiyetlerinize rağmen bir aldanış, bir zannediş, bir kayboluş yaşadınız, yalvardınız ruhunuza " ben gidemiyorum sen git ne olur" diye, işte o an silkelenin, kendinize gelin ve şu hakikati hatırlayın : " Faniye müteveccih aşklar acı çekmeye mahkumsa Leyla'dan Mevla'ya geç... Ya Baki Ente'l Baki deyip manevi azap olan aşk acısından kurtul, huzura kavuş.