Çocuklarda soğuk algınlığı
ÇOCUKLARDA SOĞUK ALGINLIĞI
Yine cıvıl cıvıl bir yazı geride bırakmak üzereyiz. Çocuklarımız yeni bir eğitim ve öğretim yılına başlayacaklar. Yine bir arada oynayacak ve zaman geçirecekler. Ülkemizde okul öncesi eğitim ve öğretim önem kazanmakta ve zorunlu hale getirilmektedir. Bu durumda okulda başlayan birliktelik okul öncesine taşınmaktadır. Bunun sonucunda da enfeksiyon sıklığı 5 ile 8 kat artışa neden olmaktadır. Zira, evde bakılan çocuklarda enfeksiyon sıklığı ortalama -özellikle üst solunum yolu enfeksiyonu ki bunun büyük çoğunluğunu “Soğuk Algınlığı” oluşturmaktadır- 8 civarında iken, bu kreşe giden çocuklarda ortalama 40’a çıkmaktadır. Sık gibi görünen bu değer kreş çocukları için normal karşılanmalıdır.
Öyleyse nedir bu soğuk algınlığı olarak ifade edilen hastalık?
Soğuk algınlığı; ani başlangıçlı, kendini sınırlayan, üst solunum yolunun etkilendiği viral bir hastalıktır. Daha çok üst solunum yolunu etkilediğinden dolayı genel olarak üst solunum yolu hastalığı olarak da ifade edilmektedir. Genelde boğazda gıcıklanma olarak başlar, burun akıntısı ve tıkanıklık eklenir. Öksürük ile devam eder. Sistemik etkiler (ateş, halsizlik vs.) nadir olarak eşlik eder. Ortalama 1 hafta ile 10 gün kadar sürer. Kendini sınırlayan bir hastalıktır. Yani tedavi edilmezse bile bu süre zarfında iyileşir ve araz bırakmaz. Ancak hastalık ciddi olmasa bile işgücü ve zaman kaybına, eğitim ve öğretimde aksamalara, okuldan geri kalmalara yol açmaktadır. Çocukların immün sistemleri (savunma-bağışıklık) birçok virüsle karşılaşmadıkları için çocuklar bu virüslere karşı duyarlı haldedirler.
Soğuk algınlığı belirtileri, hem bakteriler (erken dönemleri, antibiyotik kullanılması gereken grup) hem de virüsler (antibiyotiklerin etkilemediği, rahatlatıcı tedavilerin verildiği grup) tarafından oluşturulmaktadır. Ancak asıl grubu virüsler oluşturmaktadır. Hastalığın %50’sinde “Rhinovirüs”ler sorumludur. Diğerleri “RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs)”, “Coronavirüs”, “Adenovirüs”, “İnfluenza” virüs, “Parainfluenza” virüs, “Enterovirüs”lerdir. Bunların dışında da virüsler vardır ancak nadir görülürler. Her yıl soğuk algınlığı geçirilmesinin nedeni, bu virüslerin bağışıklık sisteminde kalıcı hatırlanma bırakmamalarıdır. Ayrıca bu virüslerin birden fazla alt grupları olmasından dolayı tekrarlayabilmektedirler.
Soğuk algınlığı yılın her döneminde görülebilir. Ancak bazı dönemlerde yoğunlaşma yaşanır. Eylül ayının sonu, Ekim ayının başında ve Nisan ayının sonu, Mayıs ayının başında artış gözlenir. Bunun nedenlerinin başında her virüsün aktivasyonu farklı olmasıdır. Örneğin; “Rhinovirüs”ler Eylül ayında, “Parainfluenza” virüsü genelde Ekim ve Kasım ayında etkili olmaktadır. Okula başlama dönemi, mevsim geçişleri, sıcaklık farkları da soğuk algınlığına neden olabilecek diğer faktörlerdir.
Soğuk algınlığı damlacık ve temas ile bulaşır. Öksürük, hapşırık ve konuşma ile ortaya saçılan partiküller ve ellere bulaşan damlacıkların temas yolu ile olduğu saptanmıştır.
Enfekte partiküller alındıktan sonraki 1 ile 3 gün arasında yakınmalar ortaya çıkar. Boğazda gıcıklanma hissi ile başlar. Bunu burun akıntısı ve tıkanıklığı takip eder. Bu yakınmalara öksürük ve ses kısıklığı ve ateş eklenebilir. Bazı virüs enfeksiyonlarında ateş daha belirgin olabilir. Özellikle okul öncesi ve süt çocuklarında daha belirgindir. Burun akıntısı genelde seröz su gibidir. Ancak daha sonra sarıya dönebilir. Burun tıkanıklığı özellikte bebeklerde uyku düzenini bozabilir. Yakınmalar genelde 5-7 gün sürebilir. Ancak küçüklerde bu 10-14 güne kadar uzayabilir.
Doktor değerlendirmesinde, bulguların akciğere inmemiş olması ve üst solunum yolunda lokalize olduğunun saptanması tanı için yeterlidir. Ateş olmadığı sürece bu yakınmalar alerjik rinit (saman nezlesi) ile karışabilir. Ancak bu yakınmaların sürekli tekrarı ya da düzelmeden devam etmesi alerjiyi düşündürür.
Tedavi yakınmalara yöneliktir. Soğuk algınlığı, daha önce söylendiği gibi, kendini sınırlayan bir hastalıktı. Ancak, verilecek tedavi ile kişinin yaşam kalitesi yükseltilebilir ve bazı olası komplikasyonların gelişmesi önlenebilir. Virüslere karşı soğuk algınlığında kullanılabilen bir antiviral antibiyotik tedavisi yoktur. Yakınmalara yönelik verilen tedaviler de kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Tedavide verilen ilaçlarda yaş sınırlaması olmasına rağmen kullanılmaktadır. Burun tıkanıklığına yönelik burun damlaları, burun akıntısına yönelik antihistaminikler, boğaz ağrısı için ağrı kesici ateş düşürücüler verilebilir. Ancak çocukluk çağında ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak ASPİRİN kullanımı uygun değildir. Pastiller geçici yarar sağlayabilir. Kullanılan kombine ilaçların etkili olmadığı gösterilmiştir. Doğal olduğu ifade edilerek kullanılan diğer ürünlerin kişiden kişiye farklılık oluşturduğu, aynı oranda fayda göstermediği bilinmelidir.
Soğuk algınlığı çocuklarda en geç 15 günde iyileşir. Eğer yakınmaları devam ediyor, ateş 5 günden uzun sürüyorsa, yeniden değerlendirilmesi için hekim ile irtibata geçilmelidir. Çünkü soğuk algınlığı devamında orta kulak enfeksiyonu, sinüzit, tonsilit, pnömoni gibi sekonder bakteriyel enfeksiyonlar başlamış olabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken genel hijyen kurallarıdır. Eller sık sık sabunlu su ile yıkanmalı. Çocuk kreşten 1-2 gün uzak kalmalıdır. En önemlisi, daha ciddi viral enfeksiyonlara fırsat yaratmamak, varsa kronik hastalığı olanların atak yaşamaması için Eylül ayının ikinci haftasından itibaren eczanelere verilmeye başlanan grip aşılarının ailece yaptırılmasıdır.
Güzel ve sağlıklı günler sizlerin olsun.
Medical Park Antalya Hastane Kompleksi
Çocuk Alerji ve İmmünoloji Bölümü
Uzm. Dr. Zafer BERBER