En Sık görülen Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH) (CDC, 2021)
- Genital HPV
- Klamidya enfeksiyonları
- Gonore
Kadınlarda karşılaşma olması halinde en bulaşıcı CYBH:
- Genital HPV (%40-50)
- Klamidya (%30-50)
- Uyuz
- Gonore
- Hepatit B
- Genital Herpes
- HIV (%0.05)
Sık rastlanan CYBH:
- Kandidiyazis
- Hepatit B/C
- Trichomonas Vaginalis
- HIV ve AIDS
- Bakteriyel vajinozis
- Genital Herpes
- Klamidya
- Şankroid
- Gonore
- Sifiliz
- Genital HPV ve Kondiloma Aküminata
Cinsel yolla Bulaşan Enfeksiyonların Önemi
- Cinsel aktivite içerisinde olan ve korunmasız cinsel ilişkide bulunan herkes cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı risk altındadır.
- Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarda çoğu zaman belirtilerin olmaması ya da kişiyi rahatsız etmeyecek kadar hafif belirtilerin olması, hastalığın yayılmasında önemlidir. Bu nedenle hastalık toplumda sessizce ve hızla yayılabilir, geniş bir halk kitlesini etkileyebilir.
- CYBH’lardan birine yakalanan bireyin, diğer CYBH’lara da yakalanma olasılığı yüksektir.
Kimler risk altında:
- Birden çok kişiyle, özellikle korunmasız cinsel ilişkiye girenler,
- Kadın ve erkek seks işçileri,
- Seks işçilerinin müşterileri,
- Kendinde veya cinsel eşinde CYBH öyküsü olanlar,
- Alkol ve uyuşturucu kullananlar (enfeksiyonu olan kişinin kullandığı enjektörün diğer kişiler tarafından kullanılması),
- Manikür, pedikür aletleri ve jilet gibi eşyaları ortak kullananlar
- Sünnet, akupunktur, epilasyon, piercing , dövme yapılırken kullanılan aletlerin mikropsuz hale getirilmeden kullanıldığı bireyler,
- Diş tedavisinde kullanılan aletlerin mikropsuz (steril) hâle getirilmeden kullanıldığı bireyler,
- Kan ve kan ürünleri nakli yapılanlar
CYBH’ların Bulaşma Yolları
- Korunmasız cinsel ilişki
- Başlıca bulaşma yoludur. Deri ve mukoza bütünlüğü bozukken yapılan öpüşme, ağız içindeki yaralar, anal ve oral ilişki bulaşmayı kolaylaştırır.
- Anneden bebeğe geçiş
- Gebelikte: HIV / AIDS, Hepatit B-C ve Sifiliz,
- Doğumda: Gonore, Klamidya, Genital Herpes, Genital Siğil (HPV)
- Doğumdan sonra (emzirme ile): HIV / AIDS,
- Kontrol edilmemiş kan ya da kan ürünleri (Sifiliz, HIV ve Hepatit B-C)
- Kan ve ürünleri ile doğrudan temas, kan nakli,
- Mikropsuz hâle getirilmemiş kulak delme, dövme, akupunktur, sünnet, manikür, pedikür aletleri,
- Ortak kullanılan diş fırçası, jilet ve tıraş bıçağı, enjektör ,
- Mikropsuzlaştırılmamış tıbbi aletlerle tedavi yapılması (diş tedavisi vb.),
- Damar içi uyuşturucu kullanımı.
Genel Belirtiler
- İdrar yaparken yanma, ağrı, sık sık idrara çıkma
- Peniste veya vulvada yaralar, kızarıklıklar, siğiller ve veziküller görülebilir.
- Penis veya vajinadan kötü kokulu, renkli akıntı olması,
- Penis veya vajinal bölgede kaşıntı,
- Kasık lenf bezlerinde şişkinlikler
- Karnın alt bölümünde veya kasıklarda ağrı ve duyarlılık,
- Cinsel ilişki sırasında acı duyma, ilişki sonrası kanama,
- Testislerin bir veya ikisinde birden ağrı,
- Kadınlarda nedeni bilinmeyen düşükler, sık ölü doğumlar.
Tabi, konumuz bayanlar olduğu için en sık sorulan sorulardan örnek:
- Akıntım var, normal mi?
- Hangi akıntı enfeksiyon belirtisi olabilir?
- Normal vajinal akıntı:
- Üreme çağındaki kadınlarda bir miktar vajinal akıntı normaldir.
- Bu akıntının özellikleri şu şekildedir: Renksiz, kokusuz, şeffaf sümüksü, kaygan ve uzayan yapıdadır.
- Akıntı yumurtlama dönemlerinde biraz değişir, sıvılaşabilir ve artma eğilimi vardır.
- Menopoz döneminde bu sıvının salgılanması duracağı için vajinal kuruluk yaşanmaktadır.
- Enfeksiyon varlığında vajinal akıntı:
- Yeni ortaya çıkmış,
- Koyu sarı, yeşil, kahverengi renkte,
- Kanlı, köpüklü,
- Rahatsız edici ve kötü kokulu,
- İlişki sırasında ağrı, idrar yaparken yanma, normal dışı kanama gibi belirtilerle seyredebilir.
Sıkça rastlanan CYBH’larda kısaca bahsetmek isterim. Unutulmamalı ki, bunlar sadece bilgilendirme amaçlıdır ve hekim muayenesinin yerini alamaz!
Kandidiyazis (Vajinal mantar enfeksiyonu)
- En sık etken Candida Albicans’tır.
- Normal ağız, anüs, deri ve de vajina florasında bulunan bu etken, vücüt direncinin düşmesi ile çoğalır ve bizim gözle gördüğümüz enfeksiyona sebep olurlar.
- Sıklıkla diyabetik, gebe, obezlerde ve antibiyotik, steroid kullanımı sonrası ortaya çıkar.
- Beyaz renkli (peynirimsi, süt kesiği) akıntı ve yaygın vajinal kaşıntı tipiktir.
- Tanu muayene ile olur.
- Ayrıca vajen kültürüne %10‘luk KOH eklenmesi ve mikroskopta tipik mantar sporlarının görülmesi ile laboratuvar olarak da tanı konulabilir.
- Tedavide mantar ilaçlarını kullanırız.
Trichomonas Vaginalis
- Sıklıkla asemptomatiktir.
- Vaginal akıntı (miktarı bol, pürülan, aşırı köpüklü, kötü kokulu)
- Vaginal pruritus (kaşıntı)
- %60 ‘ında tabloya bakteriyel vajinozis de eşlik eder.
- Muayenede vajinal eritem ve rahim ağzında çilek görüntüsü görülür.
- Tedavide uygun antibiyotik kullanılır.
- Bir CYBH olduğundan eş tedavisi mutlak gereklidir
Bakteriyel vajinozis/ Gardnerella Vajiniti
- Kadınlarda her yaş döneminde en sık görülen vajinal enfeksiyon bakteriyel vajinozistir.
- Vücut direncinin düşmesi ile normal vajinal florada bulunan laktobasillerin kaybı söz konusudur. Laktobasillerin yerini fakültatif mikroorganizmalar ve genellikle anaeroplar alır. Dolayısı ile bu enfeksiyonda bulaş söz konusu değildr.
- Sık cinsel ilişkinin ve vajinal duş uygulamasının yapmış olduğu vajinal alkalinizasyon sorumlu tutulmaktadır.
- Gri-beyaz renkte, sulu ve vajina duvarına yapışık bir akıntı vardır.
- Akıntının gram boyamasında Clue cell (işaret hücreleri) ve çok az lökosit görülür.
- Vajinal sekresyona %10 KOH çözeltisi damlatıldığında balık kokusu oluşur.(Whiff testi)
- Tedavide uygun antibiyotik kullanılır (oral veya vajinal)
Klamidya
- Karşımıza 3 farklı klinik tablo olarak çıkabilmektedir:
- Trahom (serovar A, B, Ba ve C)
- CYBH (serovar D-K)
- Lenfagranüloma venereum (serovar L1-L3)
- Klamidya Trachomatis ABD’de en sık görülen cinsel yolla bulaşan bakteriyel hastalıktır.
- <25 yaş, düşük sosyoekonomik düzey, multipl seksüel partner risk faktörleridir.
- %75 hasta asemptomatiktir.
- Vajinal yanma, sarı-yeşil mukopürülan akıntı, postkoital kanama şikayetleri olabilir.
- Klamidya hücre içi etken olduğundan gram boyamasında gr (-) diplokok izlenmesi Gonore tanısı koydururken, izlenmemesi durumunda en olası etken Klamidyadır.
- Hem klamidya hem de gonore kesin tanısı için nükleik asit amplifikasyonu testi (NAAT) uygulanmalıdır.
- Tedavide uygun antibiyotik kullanılır.
- Bir CYBH olduğundan eş tedavisi mutlak gereklidir
Gonore
- Etken: N. Gonorrheae isimli gram (-) diplokoktur
- Risk faktörleri Klamidya ile aynıdır.
- En sık enfekte bölge rahim ağzının iç bölgesi olarak bilinen endoservikstir.
- Semptom varlığında: Vajinal akıntı, dizüri, anormal vajinal kanama görülebilir.
- Erkeklerde primer olarak üretrit yapar. Komplikasyonları prostatit, epididimittir.
- Penisten akıntı gelmesi durumunda ilk akla gelmesi gerek 2 hastalık Gonore ve Klamidyadır.
- Tanı: Üretra ve endoserviks yaymasında lökosit içinde Gram negatif kahve çekirdeği şeklinde diplokokların görülmesi ve NAAT ile yapılır.
- Tedavide uygun antibiyotik kullanılır.
- Bir CYBH olduğundan eş tedavisi mutlak gereklidir.
Genital Ülserler
- HSV (Genital uçuk)
- SİFİLİZ (Frengi)
- ŞANKROİD
- DONOVANOZİS
- LENFOGRANULOMA VENEREUM (LGV)
Genital Herpes (Uçuk)
- Sıklıkla neden genital herpes virüs tip 2’dir.(HSV-2)
- En belirgin şikayet vulva ve vajinada yanmadır.
- Yanmanın başlamasından 2-3 gün sonra çok sayıda ağrılı veziküler (su kesecikleri) veya ülseratif lezyonlar ortaya çıkar
- Primer enfeksiyonların ilk atağındaki herpetik lezyonlar 2-6 hafta arasında, rekürren ataklarda ise 7 güne kadar devam edebilir.
- Hasta anamnezi ve makroskopik görünüm ile klinik tanı konulabilir.
- Kesin tanı için hücre kültürü ve PCR yapılabilir.
- Tedavide oral antiviral ajanlar kullanılır.
- Topikal antiviral kullanımı önerilmemektedir.
- Virüs tedavi ile tamamen eradike edilemeyip, latent şekilde sakral sinirlerin (S2, S3, S4) hücre gövdesinde kalır ve yıllar sonra bile tekrarlayan enfeksiyonlara sebep olabilir.
- ÖNEMLİ: Gebelikte 36. gebelik haftasından sonra aktif genital lezyonları olan hastalarda, doğum esnasında bebeğe bulaş olabileceğinden su kesesi açılmadan doğum Sezaryen ile planlanmalıdır. HSV, bebekte ölümcül olabilen yenidoğan ensefalitine sebep olabilmektedir.
Sifiliz (Frengi)
- Etkeni bir spiroket olan Treponema Pallidum’dur.
- Asla üretilemeyen anaerob bir bakteridir. Karanlık alan mikroskopisi ile görülebilir.
- 3 döneme ayrılır:
- Primer sifiliz: İlk temastan sonra ağrısız, endüre ve sert ülser (şankr) oluşur. Bu dönemde inguinal LAP bulunmaz. Şankr bulaşıcıdır ve birkaç hafta içinde kendiliğinden iyileşir.
- Sekonder sifiliz: Primer lezyondan 2-10 hafta sonra başlar. Bu dönemde generalize LAP, ülserleşebilen papiller lezyon (Kondüloma lata) gelişimi tipiktir ve çok enfektiftir. Serolojik testler bu dönemde pozitiftir.
- Latent sifiliz: 1-2 yıl sürebilen bu evrede tanı sadece serolojik testlerle konabilir. Nontreponemal testler negatifleşirken, treponemal serolojik testler reaktif olarak kalır.
- Geç (Tersiyer) Sifiliz: Başlangıçtan yıllar sonra tüm organları etkileyen ve yavaş ilerleyen gommatöz dönem başlar. Bu dönemde gom adı verilen granülomatöz lezyonlar yaygın olarak organ tutulumlarına yol açarlar. Gomlarda basil bulunmaz ve bulaş olmaz.
- Tanı kanda yapılan serolojik testler ile konur:
- Non-treponemal testler: Tarama testi olarak kullanılır
- Wassermann Kolmer testi, VDRL, RPR
- Treponemal testler: İkinci haftadan itibaren pozitifleşirler
- FTA-ABS: İlk pozitifleşen güvenilir testtir.
- MHA-TP Western Blotting: Kesin tanı koydurur.
- Hastalığın tüm evrelerinde antibiyotik tedavisi önerilir.
- Tedavi, Kadın hast ve doğum, Üroloji (erkekler için), Dermatoloji ve Enfeksiyon hastalıkları uzmanı tarafından oluşan ekip tarafından yönetilmelidir.
Şankroid (Yumuşak Şankr, Ulcus Molle)
- Etken Haemophilus ducreyi isimli Gram (-) kokobasil
- Başlangıçta eritematöz, papüler lezyonlar izlenir.
- Daha sonra veziküler,frajil, kolayca kanayan ve çok ağrılı 1-3 adet ülser ile hassas inguinal lenf bezi büyümesi (LAP) gelişir.
- LAP’lı olguların %50’si irinli hale gelir, bu nedenle LAP fluktuasyon (içi sıvı dolu hissi) veriyorsa akla şankroid gelmelidir.
- Etken laboratuvarda çikolatalı agarda üretilebilir. Gram boyamada kokobasilin tren yolu görünümü tipiktir.
- Tedavide uygun antibiyotik kullanılır.
- Bir CYBH olduğundan eş tedavisi mutlak gereklidir.
Lenfogranuloma Venereum (LGV)
- Klamidya Trachomatisin L1,2,3 serotipleri oluşturur.
- Vulvar karsinom gelişimine yol açabilen bir hastalıktır.
- Üç farklı evrede ortaya çıkar:
- Vulvada açık yara (ülserasyon)
- Lenfatik dönem
- Anorektal evre (rektal striktür ve fistül formasyonu)
- Subklinik primer enfeksiyon sık olup spontan olarak iyileşen ağrısız vulvar ülser şeklinde görülür. Bu hastalığın başlangıç dönemidir.
- Bir veya birkaç ülser bir araya gelir, ağrılı LAP izlenir.
- Büyüyen lenf nodlarının arasındaki cilt çökük göründüğünden buna Oluk Belirtisi (Groove Sign) denir ve tanı koydurucudur.
- Tanı laboratuvar olarak klamidya antijenlerinin tespiti ile konur.
- Tedavide uygun antibiyotik kullanılır.
- Bir CYBH olduğundan eş tedavisi mutlak gereklidir.
Granuloma İnguinale (Donovanozis)
- Etkeni Calymmatobacterium (Klebsiella) Granulomatis’tir.
- Vulvada küçük bir nodül veya papül şeklinde başlar, daha sonra genişler ve ağrısız kolayca kanayan ülserlere dönüşür.
- Lenf bezleri orta derece büyümüştür ve ağrısızdır.
- Süpürasyon (irinleşme) yoktur.
- Tanı laboratuvarda direkt yayma’da Giemsa veya Wright ile boyandığında Donovan Cisimciklerinin görülmesi ile konur.
- Tedavide uygun antibiyotik kullanılır.
- Bir CYBH olduğundan eş tedavisi mutlak gereklidir.
Kondiloma Aküminata (Genital Siğil, Genital HPV)
- Etkeni DNA viruslerinden olan Human Papilloma virustür.
- Non-onkojenik olan Tip 6 ve 11 genital siğillerden sorumludur, çok bulaşıcıdır.
- Tip 16 ve 18 servikal kansere en sık neden olan tiplerdir.
- HPV’nin en yüksek prevalansı 20-24 yaşları arasında görülür.
- Seksüel partnerlerin sayısı, CYBH öyküsü, sigara içiciliği ve HIV ve ya immünsüpresif ilaç kullanımı risk faktörleri arasındadır.
- Cinsel ilişki ile partnere, vertikal yoldan bebeğe bulaşır.
- Hastalığı başlatan cinsel ilişki gibi travmalar nedeniyle epitel bazal membranında bütünlüğün bozulması ve buradan içeriye virusun girmesidir.
- HPV etkisi ile bazal membranı oluşturan hücrelerin bölünmesi uyarılır ve papillomlar gelişir.
- Tanı klinik olarak konur.
- DNA hibridizasyonu ile tiplendirme de yapılabilir.
- Tedavide Podofilin, topikal 5-florourosil, imiquimod, trikloroasetik asit, krioterapi, elektrokoter ve ya lazer kullanılabilir. İnatçı olgularda interferon denenmelidir.
- Uygun tedavi sonrası bile tekrarlar sıktır.
- Doğumda vulva – vajinada yaygın siğil varlığında Sezaryen ile doğum önerilebilir. Bunun sebebi doğum kanalından geçiş esnasında bebeğin bulaşması sonucu ağız, boğaz ve gırtlakta (Laringeal Papillomatozis) yaygın siğin enfeksiyonlarına sebep olmasıdır.
- Son yıllarda 9-45 yaş arası bireylerde önerilen rekombinant aşılar kullanıma girmiştir.
- İkili aşı: tip 16 ve 18’e karşı koruyucu – pek kullanılmıyor.
- Dörtlü aşı: tip 6, 11, 16, 18 subtiplerini içerir
- Dokuzlu aşı: tip 6, 11, 16, 18 subtiplerine ek olarak yine yüksek riskli tiplerden tip 31, 33, 45, 52 ve 58 içerir.
- Aşılama ile ilgili daha detaylı bilgi için HPV virüsüne karşı uyarılar: Çocuklarımızı koruyalım, vakti gelince aşı yapalım ! isimli makalemizi okuyabilrisiniz.
Molluskum Kontagiozum
- Etkeni Pox grubu içinde yer alan bir DNA virusudur.
- Yakın seksüel ya da seksüel olmayan temas ya da otoinokülasyon ile geçiş gösteren çok bulaşıcı bir enfeksiyondur.
- Çocuklara örneğin havuzdan bulaşabilir.
- Yavaş büyüyen, ortası çukurlaşmış 1-5 mm çapında, pembe renkli, kubbe şeklinde papüller mevcuttur.
- Tanı: Papüldeki beyaz mumsu materyalin mikroskobik gözlenmesi ile konur. Sitoplazma içindeki molloskum cisimciklerinin (intrasitoplazmik eozinofilik inklüzyon cisimcikleri) Wright ve ya giemsa ile boyanmaları teşhisi doğrular.
- Tedavide Kriyo, lazer veya beyaz materyalin boşaltılarak tabana iyod veya ferrik subsülfat tatbiki yapılabilir
Hepatit C
- Dünyada 200 milyondan fazla insanın Hepatit C virüsü (HCV) ile enfekte olduğu bilinmektedir.
- Ülkemizdeki prevalansının % 1 den az olduğu düşünülmekte olup kronik karaciğer hastalıkları arasındaki yeri ise % 30 lar civarındadır.
- Bulaşma yolları:
- Hepatit C taşıyan kan ve kan ürünlerinin kullanılması ile (Günümüzde tüm kan ürünleri hepatit C diğer ve bulaşıcı hastalıklar yönünden araştırılmaktadır ve bu yol ile bulaşma oranı çok azalmıştır).
- Damar içi uyuşturucu madde bağımlılarının ortak olarak kullandıkları enjektörler ile
- Korunmasız cinsel ilişki yoluyla
- Hepatit C Taşıyan materyal ile yapılan dövme, piercing gibi işlemler ile
- Uygun şekilde temizlenmemiş tıbbi materyallerin kullanımı ile bulaşma
- Hemodiyaliz ünitelerinde bulaşma
- Hepatit C taşıyan anneden çocuğa bulaşma
- Hastalık hepatit C virüsü ile karşılaşılmasını takiben, 2 -24 hafta arasında değişen (genelde 6-8 hafta) bir ara dönemden sonra başlamaktadır.
- Başlangıç dönemi hastaların büyük bir kısmında belirtisizdir. Bu nedenle de hepatit C de akut evrenin tespit edilmesi oldukça nadirdir.
- Buna karşılık Hepatit B’ye göre çok daha yüksek oranda kronikleşme göstermesi nedeniyle (%80 civarında) kronik karaciğer hastalığı olarak karşımıza gelme olasılığı genel prevalansına oranla oldukça yüksektir. Bu Kronik Karaciğer Hastalığı (Siroz) zemininde kanser gelişimi ne yazık ki sıktır.
- Tanı serolojik testler ile konur.
- Tedavi: Günümüzde Hepatit C’nin standart tedavisi Pegile interferon + Ribavirin kombinasyonu şeklindedir.
- Aşısı yoktur.
Hepatit B
- Hepatit B, tüm dünyada yaygın olarak görülen önemli bir sağlık problemidir.
- Yaklaşık 2 milyar insanda geçirilmiş veya var olan Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu serolojik kanıtının olduğu tahmin edilmektedir.
- Kronik HBV taşıyıcılığının 350 milyondan fazla olduğu düşünülmektedir.
- HBV ile enfekte hastaların %15- 40’ında siroz, karaciğer yetmezliği veya hepatoselüler kanser (HCC) geliştiği ve %15- 25’inde HBV ilişkili karaciğer hastalığından ölüm riski bulunduğu bildirilmektedir.
- Her yıl 600.000’den fazla kişi HBV ilişkili kronik ve akut hastalıklar sonucunda hayatını kaybetmektedir.
- Bulaşma:
- A- perkütan (parenteral) bulaş. HBV enfeksiyonunda en önemli bulaş yollarından biridir. Enfekte kan ve vücut sıvıları ile mukozal yada kütanöz temas ile olmaktadır. Damar içi ilaç kullanımı, kontamine iğne yaralanmaları, hemodiyaliz, dövme yaptırma gibi yollar bu tip bulaşın en önemli örnekleridir.
- B- Cinsel temas (semen ve vajinal sekresyonlar)
- C- İnfekte anneden yenidoğana bulaş (vertikal)
- D- Horizontal yol: Enfekte kişilerle cinsellik içermeyen yakın temas
- Akut B hepatiti, HBV ile karşılaşılmasını takiben, 6 hafta ile 6 ay arasında değişen bir inkübasyon döneminden sonra gelişmekte ve asemptomatik enfeksiyondan, fulminan hepatite kadar değişebilen bir klinik görünüm içerisinde ortaya çıkmaktadır
- Akut HBV enfeksiyonu esnasında hastaların %70’inde subklinik veya anikterik (sarılık olmayan) hepatit, %30’unda ikterik (sarılık olan) hepatit gelişir.
- Prodromal dönemde halsizlik, bulantı, iştahsızlık, düşük ateş, kas ağrısı, kusma, yorgunluk görülebilir. Bazı hastalarda sağ üst kadran ve epigastrik ağrı görülebilir
- İkterik hepatitli hastalarda sarılık genellikle bulguların başlamasından 10 gün sonra, idrar renginde koyulaşmayı takip eden dışkı renginde açılma ve müköz membran, konjunktiva, sklera ve ciltte sarı renk görülmesiyle başlar.
- Bu dönemde fizik muayene ile olguların %50-80’inde hepatomegali (karaciğer büyümesi), %5- 15’inde splenomegali (dalak büyümesi), nadiren palmar eritem ve spider nevüs görülebilir
- Serum ALT düzeyinin 1000 – 2000 mg/dl arasında olması tipiktir ve ALT, AST’den daha fazla yükselir.
- İkterik hastalarda serum bilirubin düzeyi yükselir.
- Kronik Hepatit: HBsAg pozitifliğinin 6 aydan fazla devam etmesi durumunda enfeksiyonun kronikleştiği kabul edilir.
- Aile bireyleri, yakın temasta bulunduğu kişilere de hepatit B serolojik göstergelerine (HBsAg ve Anti HBs) bakılmalı, gerekenler aşılanmalıdır.
- Tedavi: Günümüzde hepatit B tedavisi için ruhsatlandırılmış (FDA onayı almış) 5 ilaç bulunmaktadır. Bunlar:
- İnterferon alfa (Interferon alfa 2a ve 2b ile bunların pegile formları),
- lamivudine,
- Adefovir,
- Dipivoxal,
- Entacavir,
- Telbuvidine’dir. Bu ilaçların ilk 4’ü ülkemizde de mevcuttur.
- Günümüzde HBV aşısı rutin çocukluk aşılama protokollerinde yer almaktadır. (0, 1, 6. aylar)
- Anne HBsAg (+) ise yenidoğana hemen doğum sonrasında aşı yanında Hepatit B IG de uygulanmalıdır.
- Bağışıklık Anti HBs antikor bakılması ile belirlenir. Aşı sonrası 10 İÜ/mL üzeri anti HBs değerleri koruyucu kabul edilmektedir.
HIV / AIDS
- AIDS hastalığını oluşturan HIV virüsü, genetik ve serolojik özelliklerine göre HIV-1 ve HIV-2 olmak üzere ikiye ayrılır. Bu iki virüs tipi orijinlerinin farklı olması nedeniyle birbirinden nispeten farklıdır ve nükleik asit serileri %40 oranında benzerlik gösterir.
- HIV-1 ilk kez 1983 yılında Paris’te, HIV-2 ise ilk olarak 1986 yılında Batı Afrika’da izole edilmiştir
- Dünyada AIDS olgularının %98’inden HIV-1 sorumludur
- Birleşmiş Milletler HIV/AIDS ortak programı UNAIDS Aralık 2008 verilerine göre dünyada HIV virüsü taşıyan insan sayısı 33.4 milyondur. Bu sayının 15.7 milyonu kadın olmak üzere 31.3 milyonunu yetişkinler, 2.1 milyonunu 15 yaşın altındaki çocuklar oluşturmaktadır.
- Virüs öncelikle cinsel temas, kan yolu ve anneden bebeğe bulaş ile yayılmaktadır.
- Günümüzde bulaşın %80’i cinsel ilişki ile bulaş şeklindedir.
- Normal vajinal ilişkide bulaş oranı (%0,1) daha düşük iken, anal ilişkide bulaş oranı daha yüksektir(%1).
- Diğer cinsel ilişkiyle bulaşan enfeksiyonlar varlığı bulaş ihtimalini arttırmaktadır.
- Hastalığın evreleri
- Akut retroviral sendrom
- Latent dönem
- AIDS ile ilişkili komplex
- AIDS
- Tedavi:
- Fırsatçı enfeksiyonların tedavisi çok önemli, çünkü ilerlemiş enfeksiyonda hastaların kaybedilme sebebidir.
- Antiretroviral tedavi
- Gebelik süresinde viral replikasyonu (çoğalmayı) baskılayan ilaç kullanımı ile bebeğe bulaşma oranları azaltılabiliyor.
- Ancak risk gruplarının dışında olmak / korunmak esastır.
- Bunu yapmadan önce, DÜŞÜNMEK için zaman ayırın.
UYARI: Verilen bilgiler özet ve hasta bilgilendirme amaçlıdır. Doktor muayenesinin yerini asla tutmayacaktır. Benzer şikayetleriniz varsa, doktorunuza danışmanız ruh ve beden sağlığınız açısından son derece önemlidr.
Sağlıklı günler dilerim.